sitene türk bayrağı

   


Melahat Canbaz
melahatcanbaz@windowslive.com
KARANLIĞIN EN KOYU OLDUĞU AN, AYDINLIĞIN EN ÇOK YAKLAŞTIĞI ZAMANDIR
19/01/2016
         KARANLIĞIN EN KOYU OLDUĞU AN, AYDINLIĞIN EN ÇOK YAKLAŞTIĞI ZAMANDIR
 
Şafak vakti; Tan, fecir, sabah, şafak sökmesi, gün ağarması, gün doğması, demektir. Şafak, Türkçe ‘tan’ kelimesinin Arapça karşılığı, gün doğumundan önce görülen alacakaranlığın (gün ağarmasının) başlangıç aşamasıdır.Bu vakitte güneş ışınları zayıftır, güneş henüz doğmamıştır ve ufkun altındadır. Şafak, güneş ışınlarının ufukta belirdiği zaman anlamına gelen, gün doğumundan farklıdır. Şafak vaktinde ortalık,  günün ilk ışıklarına çok az bir zaman kalmasına rağmen, zifiri karanlıktır. Sanırız ki dünyayı aydınlatacak güneşin doğuşuna hayli zaman var. 
 
 Şafak vaktindeki zifiri karanlığın anlamı, güneşin biraz sonra, doğacağının habercisidir. İnsanlar bu zifiri karanlık sonrasında, güzel bir günün üzerine doğacak güneşin doğmak için sabırsızlıkla beklediğini bilirler, kanıksarlar ama sabredemezler. Boğar bu karanlık onların içlerini. Bir an önce doğsun isterler, güneşi. Ama güneşin ilk ışıklarını görmek için bu koyu karanlığı, karanlığın insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkisini, katlanmak zorundadırlar. Ne kadar dayanması güç de olsa, bu karanlığa mecburdurlar.
 
Aslında insanoğlunun yaşantısında bu tür karanlıklar hep olacak, olmaya da devam edecektir. Yaşam iniş ve çıkışlarıyla, tıpkı gece ve gündüz misali değil midir? Ya da mutluluk ve acının karışımı değil midir? İnsanoğlu fıtratı gereği hep mutlu olmak, iyi yaşamak, saygın olmak, kariyerli olmak, güzel olan ne varsa, onu olmak istiyor. İnsanlar bunları istiyor da kainatı yaratan ne istiyor, biraz da ona bakmak lazım. Dünyaya sadece sefa çekmek için geldiğini düşünenler, aslında baştan yenilmiş durumdalar. Şöyle bir çevremize bakalım.
 
Güzelin yanında çirkin, iyinin yanında kötü, merhametlinin yanında, merhametsiz, merttin yanında namert var. Kötüden iyilik beklemek, namertten de mertlik beklemek yanlış olur. Bazı insanların konuşmalarına şahit oluyorum. Kötünün yaptığına şaşırıyorlar. Kötü zaten kötü, ondan iyilik görürseniz şaşırmak lazım bence. Kötülük kötünün işi. Namertten mertlik beklenir mi? Beklenmez, namert namertliğini yapacaktır. Aslında herkes, asaletinin aynasıdır. Herkes yaptığı davranışlarla, dâhil olduğu çevrelerle ne olduğunu, asaletini, belli edecektir. Bununla ilgili çok sevdiğim bir hikaye var: Bir gün köpek ve yavruları, ağacın altında gölgeleniyorlarmış. O sırada olacak ya, padişah halkı selamlıyor, köpek ve yavrularının olduğu mekândan geçmek üzereymiş. Ana köpek, ‘yavrularım sakın ses çıkarayım demeyin, hırlamayın, çünkü ülkenin padişahı biraz sonra yanımızdan geçecek’, demiş. Yavrular, ‘peki anneciğim’ demişler. Padişah, tam köpeklerin yanından geçerken, ana köpek ‘hırrr’, demiş.
 
Yavrular bir anasının dediğine bakmışlar, bir de, yaptığı davranışa.’ Anneciğim hani bize susun padişah geçiyor hırlamayın’ dedin, ama sen padişah geçerken hırladın,’ bu ne anlama geliyor’, demişler. Ana köpek’ yavrularım haklısınız ama ben padişah geçerken asaletimizi belli ettim’, demiş. Bu hikâyeden de anlaşılacağı üzere, herkes asaletini belli edecektir. Kötünün yaptığı, namerttin namertliği, asla yanına kalmayacaktır Allaha Hamdolsun ki,  İlahi Adalet diye, bir şey var. Bu gün yaptıklarıyla övünenler, yaktığı canların çetelesini tutanlar, çoktan kayıptalar. İlahi adalet, mutlaka tecelli edecektir. Allah’a şükürler olsun ki, bizim toplumumuzun mayası çok sağlam, katıksız. Bizim toplumumuz sağduyulu. Değerlerine bağlı. Vatanına, vatanının her karesinde yaşayan her türlü canlısına, cansızına, âşık bir toplum. Değerler dedim de, insanoğlunun inandıkları, değerleri olmasa, kaç kuruş eder. İnsanı insan yapan inandıklarıdır, değerleridir. Değerlerinin uğruna, göze aldıklarıdır. Bu can olur, canan olur, mal olur, mülk olur, olur da olur ama, asla vatan olmaz. Bugün Türkiyeli olmuş, olabilmiş her canlı varlık, söz konusu vatansa, gerisi teferruattır inancında. Allah’a Hamdolsun ki bu çoğunluğun düşüncesi, yaşam biçimi. Hal böyle olmasaydı aslında kaygılanmalıydık.
  
 İyiler kötülerin yaptıklarına prim vermemek zorunda. Namerttin yaptığına, boyun eğmemek zorunda. Asla, umutsuzluğa kapılmamak zorunda. Ne kadar üstümüze gelinirse gelinsin, duygularımıza yenilmemek zorundayız. Sorunları çözüme ulaştırmak için duygularla değil, mantıkla yaklaşmak gerekir. Mantığını kullanamayan insan, duygu selinde boğulmaya mahkûmdur. Duygulara yenilmek, kötüye, namertte fırsat vermek olur. Kötünün zaten öğrenmişliği de budur. Böyle öğretilmiştir. Direk duygulara hâkim olmaktır, tek istediği. İnsanların psikolojisiyle oynayıp, insanlara galeyana getirip, bundan olabildiğince yararlanmaktır. Maalesef kötüyle, iyi yan yana yaşamak zorunda. Kötülükler bitecek de biz oh rahat edeceğiz, diye bir şey yok. Dünya var oldukça isteyenimiz de olacak, istemeyenimizde. Bu bilinçle yaşarsak, kötüye karşı durmak daha kolay olur. Maalesef, dostumuz da var düşmanımızda. Yaşam, dosta güven verip, düşmana korku salmak değil midir, bunu başarabildikten sonra daha geriye bir şey kalmıyor.
 
Bizim burada yapmamız gereken şey, iyiyi güzeli takdir edeceğiz, ama kötüye prim vermeyeceğiz. Üstümüze üstümüze gelseler de, kötünün yaptıklarına asla duygusal davranmayacağız. Üstümüzde dolanan bu kara bulutlar, tıpkı şafak vaktinin zifiri karanlığı gibi, geçicidir.  Bunu anlamak lazım. Kötünün yaptığı, yanına kalmaz. Biz toplum olarak, kötülerin sebep olduğu krizleri iyi yönetmemiz gerekir. İnsan krizi ne kadar iyi yönetebilirse, düşmanlarını o kadar alt eder. Bunun yanında moralimizi de asla bozmamalıyız. İyi ile kötünün yana yana yaşadığı yerde kötülük, kaçınılmazdır.
 
Bizim yapmamız gereken, kötünün yaptıklarına psikolojimizi bozmadan, korkuya kapılmadan, gelecek kaygısı yaşamadan, bu günü sahiplenmemiz. Bu günü sahiplenirken   yarın ve yarınlar içinde tedbir almamız gerekir. Ama her ne yaşarsak yaşayalım, her gecenin bir sabahı olduğunu unutmamalıyız. Şafak söktüyse, bilelim ki güneşin doğması yakındır. Başımızda musibetler varsa, aydınlığa çıkmamız, sabırla olacaktır. Unutmayalım!
 
KARANLIĞIN EN KOYU OLDUĞU AN AYDINLIĞIN EN ÇOK YAKLAŞTIĞI ZAMANDIR. 
           Aydınlık yarınlara hep beraber  İNŞAALLAH…..
                         SANDIN
Senin yaptıklarına, tınlar mı sandın,
Kıyameti koparsan, korkar mı sandın, 
Kendinden geçer de, vatanından hiç,
Tabanı yağlayıp, kaçar mı sandın.
Senin gibi kimleri gördü, onun gözleri,
O’na kan, can olur, geleneği, göreneği,
Dünyanın hiçbir yerinde yok, askeri,
Sırtını dönüpte, kaçar mı sandın.
Bizi biz yapan, Allah inancı,
Hele bir gör nasıl olur ana, kardeş, bacı,
Derdimizin dermanıdır, milletimizin inancı, 19/01/2016
Toptan, tüfekten, ölümden kaçar mı sandın…..
Melahat CANBAZ


5000 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

VEFA İNSANA YAKIŞAN YÜCE BİR ERDEMDİR - 17/11/2019
VEFA İNSANA YAKIŞAN YÜCE BİR ERDEMDİR
KİŞİLİĞİNİ TAMAMLAMIŞ İNSAN - 28/03/2017
KİŞİLİĞİNİ TAMAMLAMIŞ İNSAN
HASET ETMEK - 10/06/2016
HASET ETMEK
SABIRLA YENEN KORUK HELVA OLUR - 04/11/2015
SABIRLA YENEN KORUK HELVA OLUR
DİKKAT İŞ VAR! - 25/08/2015
DİKKAT İŞ VAR!
ZAMANI YÖNETMEK - 03/07/2015
ZAMANI YÖNETMEK
DEĞERLERİMİZ, ANA SÜTÜ GİBİ CANDAN, ANA SÜTÜ GİBİ TEMİZ - 20/05/2015
DEĞERLERİMİZ, ANA SÜTÜ GİBİ CANDAN, ANA SÜTÜ GİBİ TEMİZ
LİDER TARIM
 
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam315
Toplam Ziyaret6639466