BAKİCAN
bakican@gmail.com
İCLALİM’E (DOĞMAMIŞ KIZIMA)
18/02/2015
Kızım, canımın yongası, özümün aynası, ay parçam, canım. Ne sancılı bir
bekleyiştin sen, annen ve benim için… Umut, mutluluk getirdin sen bize isminle…
Hep bir özlem vardı sana dair içimizde büyüttüğümüz ama ismini bile
koyamamıştık o tarihlerde… Canımı yani ilk göz ağrım anneni bir şiir getirdi
bana, pencerenin aralığından ılık bir rüzgârın önüne takılmıştı sanki o
mısralarda annenin sevgisi ve gelip yüreğime girivermişti bir volkandan taşmış magma
sıcaklığında annene duyduğum o tertemiz aşkın ateşi… Önceleri o kadar zor oldu ki; tereddütleri vardı annenin bana karşı
sonra, benim yanımda sorun olmayacak şeylere takıldık bir ara. Ama bir tanem
aşkın yaşı, cinsiyeti, dini ayrımı, ırkı yoktu. Zamanla aştık bunları birlikte,
el ele… Artık annensiz geceler ıstırap olmuş, yaşama sevincimi annenin
hayalinde ve onu yazmakta bulmuştum. Ruhumu, yüreğimde annen gibi güzel bir
hayalle ve ona seslendiğim sevgi dolu kelimelerle kurtarmıştım. Nasıl sevdim anneni bir bilsen. Büyüyünce varlığınla anlatırız sana,
seni ortamıza alıp, yanağının birinden ben diğerinden annen öperken… Ben anneni
dört mevsim sevdim ayrı tatlarda, sonbaharda hüzün tadında sevdim, kışta masum
bir beyazlıktı aşkım ve karda yanmayı öğrenecek derecede sevdim, her ilk
baharda hayata merhaba diyen dallarındaki çiçekler kadar aşık oldum ona,
yazları içimi annenin varlığıyla serinletecek kadar delicesine sevdim. Su kadar
gerekliydi, azizdi benim için annen ve inancım gibi kutsaldı. Ben anneni kendi
canımdan bile çok sevdim kızım. Nasıl olduysa bulutlar kıskandı aşkımızı. Kara bulutlar, gözlerimize
yağmur getirdi. Ondan öncesi uzun nöbet gecelerinde şiirlerle, mısralarla,
sevgi sözcükleriyle uyuturdum. Zor adam olur, anneni kaybettim ve artık yağmur
olup yağıyordum gece yarıları sabahlara dek, annen artık benden bihaberdi. Onu
çok özlüyordum. Annenle ayrı düşmüştük, ben yazamıyordum artık, ilhamımı
kaybetmiştim. Yazsam bile sanki bana ait değil, ben bu dünyaya ait değilmişim
gibi geliyordu bana. Hayat bana tüm sıkıntılarını altın bir kadehte sunuyordu
kızılcık şerbeti gibi, yalnızlığımın batağına saplanıyordum. Canım çok acımıştı
kızım, yüreğim “ufff” olmuştu, annenin yokluğu kalbimde bir “cıss”tı. Ne mi oldu, bir tanem. Annenin hayatına birileri girdi, hatta senide
kaybetmek üzereydim ama nasip olmazsa olmaz derler gülüm, annen gerçeği görüp
son durağının o olmadığını anlamıştı. Ben vatanı beklemeye gitmiştim annenin
yaşadıklarından habersiz. Bir şey olmuştu, sesini duydum annenin… Ondan önce de
kopamadık birbirimizden, ne yaşasak, kimlere yer versekte hayatın içinde,
kopamadık birbirimizden, sadece dinlenmeye almıştık kendimizi, ruhumuzu,
duygularımızı ve şiirlerimizi paylaştığımız yerde unutmadığımızı anımsatacak
kelimeleri bağlayıp ayağına posta güvercinleri yolladık birbirimize. Annenin
sesini duydum ve uzun nöbet gecelerinde düşlediğim insanın sesiyle can
bulmuştum. Kopamadık biz, mecnundum ben, Leyla’ydı annen ve Ferhat amcanla
Şirin Teyzenin aşkları gölgede kalmıştı aşkımızın yanında. Her ikimizi de yaşadığımız hayatın sıkıntıları yıpratmıştı bizi ama biz
yine kavuşmuştuk en sonunda birbirimize. Sonra bir konuşma sırasında
tebessümlerle kondu hayalinin adı, adın İclal’di. İclalim, dünyaya gelemeden adına şiirler yazdığım, yazılarda yaşadığım,
annesinin babasının biricik düşü, babasının canı, annesinin incitanesi, her
çocuğun meleksi gülüşünde can verdiğimiz kızım. Seni seviyoruz canım. Sen geldin dünyamıza, tüm sıkıntıları unuttuk biz… Anneni bir şiir
getirdi bana, ismini bir düş ve annenle biz seni daha dünyaya gelmeden,
sancılar içinde kıvrandığımız yıllarda, kimi zaman ümidimizi yitirdiğimiz
anlarda senin hayaline sarılıp güç aldık, sevdik seni… Senin varlığını, dünyaya merhaba dediğin an, annenin kollarında
bulduğumda; annene milyon kere aşık olacak, seni evren kadar seveceğim günü
bekliyorum. İclalim, satırlarıma son veriyorum şimdilik canım, sana danone
almaya gideceğim. Seni seviyorum Sevgim, Aşkım, Her şeyim.
ÖNEMLİ NOT: Ben evli değilim arkadaşlar…: ) BAKİ EVKARALI |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SENİ YAZMAK - 03/03/2015 |
Düşümün en can alıcı yerinde hayata uyanmak gibi bir şeydi seni bulmak. Kanadından vurulmuş uçurtmaların peşine düşmüş düşlerin kül renginde bir arayıştı kelimelerinden seni yaşamak ve ben bir yaz mevsimindeyken çırılçıplak karın ortasında bırakılan |
AŞK MI? O DA NE? - 10/02/2015 |
Yirmi birinci yüzyılda Mecnun yaşasaydı, çöller yerine loş ışıklı, desibeli yüksek gürültü kirliliği, boya küpüne düşmüş |
AŞK MI? O DA NE? - 10/02/2015 |
Yirmi birinci yüzyılda Mecnun yaşasaydı, çöller yerine loş ışıklı, desibeli yüksek gürültü kirliliği, boya küpüne düşmüş |
GEÇİCİ DÜNYA - 29/01/2015 |
Gün içerisinde öyle duygu devinimleri yaşıyoruz ki. İnancı tam bir doktor abimin söyledikleri aklıma geliyor bazen “Valla bakicim, inancım olmasa emin ol bende dayanamazdım.” |
BİR DÜŞ KUR! - 19/01/2015 |
Bir düş kur; ille de tozpembe olması gerekmez düşlerinin rengi, en çok hangi renkte buluyorsan kendini, aldırmadan serpiştir düşlerine, bir düş kur ki; tepeden tırnağa senin olsun, her yerini güzelliklerle beze... |
NİNENİN MEKUPLARI 5 - 05/01/2015 |
. |
KAÇAK - 26/11/2014 |
Sensizliğim acı veriyordu bana, karanlık sokakların sensizliğinde, ölümün beni daha çabuk bulmasından korkuyordum ve ben bu nedenle en kolay yolu seçtim: Sensizliğimden kaçtım |
SANA GÜVENİYORUM - 30/10/2014 |
Kimi çocuklar vardır bir oyuncağa hasret, Kimi çocuklar vardır bir kitap düşünde, Kimi elindekini paylaşma derdindedir, Hayat güzelleşir böyle düşününce, |
SANA GÜVENİYORUM - 30/10/2014 |
Kimi çocuklar vardır bir oyuncağa hasret, Kimi çocuklar vardır bir kitap düşünde, Kimi elindekini paylaşma derdindedir, Hayat güzelleşir böyle düşününce, |
Devamı |