1- 12 Eylül 2010 referandumu ile yargı bağımsızlığımızı yitirmiştik. Hani şu ölüler yatağından kalkıp oy kullanmalı denen referandumdan. Bir daha da toparlayamadik zaten yargı bağımsızlığımızı.
2- 2012 yılında İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşüldüğünun söylenmesi ile başlayan çözüm süreci; Akil insanlar ve onca propagandaya rağmen, aklı selim insanların, terörle müzakere olmaz bu süreç yanlıştır diye bagirmalarina karşın, bir seçim yenilgisi ile sürecin sonlanması ve başka sürece evrilmesi. Toplumun her kesiminde hala güven bunalımı yaşanması sonucunu doğurdu.
3- 2013 'de İstanbul'un göbeğinde, tek nefes alınacak yer Taksim Gezi parkı yeşil alanına AVM dikme ısrarı, milyonları sokağa döktü. 13 gencin ölümüne,binlerce insanın yaralanmasına neden oldu. Milletin iktidarla karşı karşıya geldiği sonradan da toparlanmayan bir yaraya dönüştü. İktidarın orantısız güç kullanması, bütün dünyada şaşkınlıkla izlendi. İlişkiler bir daha da toparlanmadi zaten.
4- 17-25 Aralık'ta aralarında 4 bakanın çocuklarının da bulunduğu üst düzey bürokratların evlerinde bulunan paralar,para sayma makineleri, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ayyuka çıkmasına neden oldu. Ve bu konuda kamuoyuna tatmin edecek bir açıklamada yapılamadı.
5- 15 Temmuz 2016 da alçakça yapılan darbe girişimi ve arkasından gelen 2 yıllık OHAL dönemi. 15 Temmuz la ilgili TBMM raporunun ortadan kaybolması ,2 yıllık OHAL döneminde yapılan referandumla, parlamenter sistemden yetkilerin tek kişide toplandığı başkanlık sistemine geçilmesi. Bunların sebep olduğu travmaların hala yaşanıyor olması.
6- Önüne gecilemeyen döviz kurundaki yükselme. Ardından satın alma gücünün erimesi ve hayat pahalılığı. 10 yılda dolar ve Euro nun 5 kat artması, kişi başı düşen milli gelirin %7 gerileyip 8.500 dolara inmesi. Bunun üstüne Merkez Bankasındaki 128 milyar dolar rezervin eriyip yok olmasi ile dış borç ödemelerinin zor yapılması. Halkın büyük çoğunluğunun borç batağında olması. Atıl işgücünün %30 lara genç işsizliğin %25 lere dayanması.
7- Düne kadar beraber hareket ettikleri bir mafya liderinin akıl almaz, korkunç iddiaları ve bu iddialara tatmin edici cevap verilememesi.
8- Ülkenin sınırlarının delik deşik olması. 5 milyon Suriyeli mülteci ve gelmekte olan Afgan mülteci sorunu. Bu sorun geleceğimizi gerçekten ciddi anlamda tehdit ediyor olması.
9- En sonunda da yanan ormanlarımız. Yaşam alanlarımızın tehdit altında olması. Önlem alınmazsa ülkemizin kuraklıkla karşılaşma ihtimali. Çevre ve doğa bilincimizin yetersiz olması.
10- Yani işin özü; Demokratikleşme de, insan hakların da, ekonomi de, eğitim de, dış politika da ve en sonunda çevre ve dogal yaşam alanlarında havlu atmışiz, dibe vurmuşuz.
Yeter artık
Haydi hep birlikte
YENİDEN BAŞLAYALIM