Dodurga’da Oğuz Türklerinden Muhteşem Festival
Oğuz Türkleri Dodurga’da Buluştu
Festivalde konuşan Tarih Profesörü Yusuf Kılıç, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde Dodurga isminde 16 yerleşim birimi olduğunu belirterek, Dodurgalılar’ın Oğuz Türklerinin kültür ve geleneklerini Denizli’de ve Anadolu’da yaşattıklarını dile getirdi.
Avrupa’da Yaşayan Dodurgalılar Derneği, Denizli Dodurgalılar Derneği ve Dodurga Muhtarlığı işbirliğiyle düzenlenen 1. Dodurga Kültür Festivali, Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan Dodurgalıları bir araya getirdi. Çevredeki diğer oğuz boyu köylerinden de katılımın olduğu festivalde Oğuz Türklerinin torunları olan Dodurgalılar gönüllerince eğlendiler, kültür ve geleneklerinden kesitler sundular.
Dodurga Meydanı’nda misafirler için aşure ve tarhana kazanları kaynadı, açılan stantlarda geleneksel el sanatları ürünleri sergilendi. Kıl çadırın da kurulduğu festivalde ayrıca Dodurga’nın eski yaşamından kesitler sunulan bir de fotoğraf sergisi açıldı. Gençlerin Yörük kıyafetleri ile misafirleri karşıladığı Dodurga Kültür Festivali’nde mehteran gösterisi de izleyicileri coşturdu. Festivalde pişirmeden çerez gibi yenilen geleneksel Dodurga top tarhanası da büyük ilgi gördü.
Festivalin açılışına Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Pamukkale Belediye Başkanı Avni Örki, Acıpayam belediye Başkanı Dr. Hulusi Şevkan, Acıpayam Ticaret Odası Başkanı İsmail Aksoy da katıldı. Festivalin ikinci gününde ise CHP TBMM Meclis Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca, Gelecek Partisi Denizli Millletvekili Selma Silkin Ün ve sivil Toplum Platformu Başkanı Raşit Özdemir de festivale katılanlar arasındaydı.
Avrupa’da Türk Gençlerine Türkçe ve Güzel Konuşma Dersleri
Festivalin açılışında konuşan Avrupa’daki Dodurgalılar Derneği Başkanı Yakup Geçgel , öğrencilere burs verme ihtiyaç sahiplerine yardım faaliyetlerinin yanı sıra Avrupa’da yaşayan Türklerin çocuklarının dil ve kimliğini koruması amacıyla Türkçe Dilbilgisi ve Güzel konuşma Dersleri başlatacaklarını duyurdu. Genç Dodurgalılar ile birlikte “Doru” Dergisi’ni çıkardıklarını dile getiren Yakup Geçgel, Dodurga’da bir “Köy Müzesi” kurulması için de çalışmalara başladıklarını kaydetti.
Denizli Dodurgalılar Derneği Başkanı Yusuf Şan Dodurgalı olmanın bir ayrıcalık olduğunu ifade ederek, festivale katkısı olanlara teşekkür ederken, Acıpayam Muhtarı İlhan Aksoy da festivalin gelecek yıllarda da sürdürülmesi temennisinde bulundu.
Festival Komitesi Başkanı ve Alfa Eğitim Kurumları sahibi Muhammet Özdemir ise festivalde özellikle kültürel etkinliklere ağırlık verdiklerini belirterek, ata yurdu Dodurga’da Oğuz Türklerinin torunları olan olarak eski Türk kültürünü yaşatmak istediklerini ifade etti.
İki gün süren festivalin finalinde ise Dodurgalılar Efe konserinde birbirinden güzel türküler eşliğinde gönüllerince eğlendi.
Dodurgalılar Oğuz Geleneklerini Yaşatıyor
Festival kapsamında konuşma yapan Pamukkale Üniversitesi Tarih Profesörleri Prof. Dr. Yusuf Kılıç ile Prof. Dr. Mithat Aydın; Dodurga ve Acıpayam bölgesinin tarihi ile önemli bilgiler verdiler.
PAÜ Eğitim ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Kılıç, Doğu’dan gelen Türk boylarının Anadolu’nun çeşitli bölgelerini yurt edinerek buralarda eski Türk geleneklerini ve kültürünü yaşadıklarını ifade etti. Kılıç Dodurga’nın yanı sıra Acıpayam yöresinde; Yazır, Karkın, Yüreğil, gibi diğer meşhur Türk boylarının mensupların yaşadığı başka yerleşimler de bulunduğunu belirterek, “Türkler buraya gelenek ve göreneklerini de beraberlerinde getirdiler. Türk halı ve kilim desenlerini bu yöredeki halı ve kilimlerde görüyoruz. Kıl çadır geleneğini getirdiler. Ölülere de diriler gibi değer verilmesini getirdiler. İslam toplumlarında ölüsü için mezar yapan, anıt yapan tek millet Türklerdir. Ayrıca farklı bir iskan tarzı getirdiler. Ovalık yerlerin kıyılarına yerleşim yerleri oluşturdular. Böylece hem tarım arazilerini işleyebildiler hem de güvenliklerini sağladılar”.
Malazgirt’ten çok Önce Anadolu’da Türkler Vardı
Prof. Dr. Yusuf Kılıç, Türklerin Anadolu’ya yerleşim tarihinin 1071 Malazgirt zaferi olarak bilindiğini, fakat aslında Malazgirt zaferinden çok önce Anadolu’da Türk varlığını eski kaynaklardan öğrendiklerini dile getirdi.
Prof. Dr. Yusuf kılıç şu bilgileri verdi:
Anadolu Türk varlığı bize anlatıldığı gibi 1071 Malazgirt zaferiyle başlamış bir tarih değildir. Gerek arkeolojik buluntular gerekse yazılı kaynaklar MÖ 3000 yılında Anadolu’nun orta kısmında Turki isimli bir krallığın varlığından söz eder. MÖ 2000 yılında da Fırat kıyılarında Turuko isimli topluluklar yaşamaktadır. Bu Turukoların gerek hayat tarzları, gerek dilleri, gerekse isimlerinden Türklerle akraba olduklarını görüyoruz.
Sonra MS 1. Yüzyılda Denizli Honaz bölgesinde antik kent Colossae’da İskit Türklerinin varlığını öğreniyoruz. Hıristiyanlık dininin misyoneri olan Carlos’un zamanında Colossae’deki kiliseye yazdığı mektupta bölgede Yahudiler, Rumlar, Yunanlılar ve İskit Türklerinin olduğunu belirtiyor. Yani MS 30 yılında Honaz bölgesinde Türkler var. Bir de batıdan gelen Türklerimiz var. Göktürk devletinin yıkılmasından sonra Karadeniz’in üzerinden ilerleyerek Balkanlar’a gelen Peçenek Türkleri oradan da Bizans’ın egemenliğindeki Anadolu’ya gelmişler. Güney Marmara, İç Batı Anadolu, Eskişehir ve Ankara bölgesine yerleşmişler. Dolayısıyla Türkler 1071 yılında kazanılan Malazgirt zaferinden önce de Anadolu’da vardı ve varlıklarını devam ettirdiler. Malazgirt zaferinin kazanılmasında da önemli rol oynadılar. Alparslan yönetimindeki Oğuz Türkleri doğudan geldiklerinde Bizans ordusunda ilk karşılayanlar Hıristiyan Peçenek Türkleridir. Peçenek Türkleri savaş esnasında büyük oranda taraf değiştirerek, hatta bazıları İslamiyet’i de kabul ederek Selçuklularının tarafına geçip Bizans ordusunun yenilmesinde pay sahibi oldular. Anadolu kapılarının Türklere açılmasında önemli rol oynadılar.
Anadolu’da 1071 yılından önce yaşamış farklı dinlere mensup olan Türklerin de kurganlarına (mezar) da sıkça rastlamaktayız.
Malazgirt zaferinden sonra doğudan batıya Oğuz göçleri başladı. Oğuzhan’ın torunları Ayhan ve Yıldızhan’ın çocukları yavaş yavaş Batı Anadolu bölgesine geldiler. Ayhan’ın çocukları Dodurga boyu idi. O dönemde gelip şimdiki Dodurga’nın olduğu yere yerleştiler. Dodurga mülk edinilen yer, ülke bilinen yer, yerleşilen yer anlamına geliyor. Bugün Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde 16 tane Dodurga isimli yerleşim yeri var. 16. Yüzyıla ait Osmanlı kayıtlarında bu sayı 24. Fakat daha sonra bazılarının isimleri değişmiş”.
Anadolu’nu Tapusu Miryokefalon Zaferi
Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Tarihçi Prof. Dr. Mithat Aydın ise Dodurga’yı ve Acıpayam yöresi içine alan bölgenin tarihte önce Asi Karağaaç daha sonra Garbi Karaağaç olarak isimlendirildiğini söyledi. Bölgenin önce Isparta, sonra Burdur ve nihayet 1888 yılında Denizli’ye bağlandığını söyledi. Aydın, Denizli’nin tarihte de stratejik bir kavşak ve sınır bölgesi olduğunu ifade ederek bölgede haçlılara karşı kazanılan Kazıkbeli ve Miryokefalon savaşlarının Türklerin Anadolu’daki varlığını kalıcı hale getirdiğini dile getirdi.
Prof. Dr. Mithat Aydın şunları söyledi:
Oldukça güçlü ve kalabalık bir Oğuz Boyu olan Dodurga boyu, Malazgirt zaferinden sonra Orta Anadolu’dan başlayarak güneye ve kuzeye Sinop, Antalya ve Batı Anadolu’ya yerleşiyorlar. Bu yerleşim yerlerinden biri de Birecik. Osmanlı devletinin kuruluşunda bu yöredeki Dodurgalıların rol oynadıkları belirgin bir şekilde görülüyor.
Kazıkbeli’nde Garbi Karaağaç’a açılan geçitte 2. Haçlı Seferi sırasında Alman Fransız ordularının buradaki Türkmenlerin baskınıyla bozguna uğratılması tarihte dönüm noktasıdır. Malazgirt Anadolu kapılarını açan bir zaferse, Miryokefalon Anadolu’yu kurtaran bir zaferdir. Son haçlı seferi ise 1. Dünya savaşından sonra İzmir’den başlayarak Anadolu’nun işgalidir. Önce Sakarya sonra Büyük Taarruz ile 3.haçlı seferi diyebileceğimiz Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal önderliğinde kazanılan savaş Anadolu’nun Türk yurdu olarak kalmasını sağlamıştır. Malazgirt zaferini kazanan Sultan Alparslan, Miryokefalon Savaşı’nda haçlıları bozguna uğratan 2. Kılıçarslan ve 3. Haçlı seferi diyebileceğimiz Kurtuluş Savaşı’nı kazanan Gazi Mustafa Kemal ‘e minnet borçluyuz”.
Acıpayam Gazetesi.com